Bursa Teknik Üniversitesinde (BTÜ) düzenlenen BTÜ Konuşmaları serisinin 5. sezonu, “İlk Ders: Filistin” başlıklı oturumla başladı. Etkinlikte, Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı, Doç. Dr. İsmail Akdoğan ve Dr. Öğretim Üyesi Burak Çakırca, Filistin’de iki yılı aşkın süredir devam eden saldırılar ışığında bölgesel dengeleri, uluslararası politikaları ve insani boyutu çok yönlü biçimde değerlendirdi.

Öğrencilerin toplumsal duyarlılığını artırmak, özel sektörle entegrasyonlarını güçlendirmek, alanında uzman isimlerin deneyimlerinden yararlanmalarını sağlamak ve kariyer planlamalarına destek olmak amacıyla düzenlenen BTÜ Konuşmaları’nın 5. sezonu başladı. Sezonun ilk programı, Mimar Sinan Yerleşkesi Turkuaz Salon’da gerçekleşti. Etkinliğe; BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Barış Tamer Tonguç, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. “İlk Ders: Filistin” başlıklı programda, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyeleri Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı, Doç. Dr. İsmail Akdoğan ve Dr. Öğretim Üyesi Burak Çakırca, Filistin’de süregelen zulmü tarihsel, siyasi ve insani boyutlarıyla ele aldı.

“İlk derste bu konuyu konuşmak bir sorumluluktu”

Dr. Öğretim Üyesi Burak Çakırca, konuşmasında Filistin’de yaşananların bir insanlık trajedisine dönüştüğünü vurgulayarak, “7 Ekim olaylarının üzerinden iki yıl geçti. Bugün itibarıyla 68 binden fazla Filistinli yaşamını yitirdi; bunların 20 bini çocuk, 20 bine yakını ise kadın. Yüz binlerce sivil yaralı. Bu tabloya sessiz kalmak insanlığın ortak vicdanını zedeliyor. İlk derste bu konuyu konuşmak bizim akademik ve insani sorumluluğumuzdu” dedi.

ABD’nin bölge politikası…

Çakırca, ABD’nin bölge politikasına da değinerek, “Trump döneminde hazırlanan 20 maddelik barış planı Gazze’yi Filistin’den koparmayı amaçlayan bir çerçeveydi. Hamas bu planı temkinli karşıladı; Filistinli bir otoriteye silahsızlanma sorumluluğunu devrederek diplomatik bir hamle yaptı. Böylece İsrail’in aslında barış istemeyen taraf olduğu gerçeği netleşti” ifadelerini kullandı.

“Sumud filosu ambargoyu sembolik olarak kırmıştır”

Gazze’deki ablukayı kırmaya yönelik girişimlerin önemine dikkat çeken Çakırca, “2007’den beri süren ambargo, Sumud filosunun kara sularına girmesiyle sembolik olarak kırılmıştır. Bu olay, İsrail’in bölgedeki saldırgan tutumunun dünya kamuoyunca artık terör eylemi olarak görülmeye başlandığının da göstergesidir” diye konuştu.

“İsrail artık bölgesel bir tehdit unsuru hâline gelmiştir”

Doç. Dr. İsmail Akdoğan, tarihsel karşılaştırmalar üzerinden yaptığı değerlendirmede İsrail’in saldırgan politikalarının 20. yüzyılın faşizan yönetimleriyle benzerlik taşıdığını belirterek şunları söyledi: “Hitler Almanyası’nın Lebensraum (hayat sahası) anlayışı neyse, İsrail’deki ‘Nil-Fırat Arası Arz-ı Mev’ud’ inancı da benzer bir genişleme arzusunun ifadesidir. Her iki rejim de çevresini düşmanlarla çevrili gördüğü için militarist bir varoluşu meşrulaştırmıştır.”

İsrail geniş bir bölgede istikrarsızlık yaratmaktadır

Akdoğan, İsrail’in 1948’den itibaren bölgedeki birçok ülkenin toprak bütünlüğünü tehdit eden bir yapıya dönüştüğünü hatırlatarak, “İsrail sadece Filistin’e değil; Suriye, Lübnan, Yemen ve İran’a kadar uzanan geniş bir coğrafyada istikrarsızlık yaratmaktadır. Bugün Ortadoğu’daki hiçbir devlet bu saldırganlığı tek başına dengeleyememektedir. ABD’nin koşulsuz desteği nedeniyle İsrail’e karşı bir bölgesel ittifak kurulması da kısa vadede mümkün görünmemektedir” ifadelerini kullandı.

“Psikolojik üstünlük artık Filistin tarafında”

Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı ise konuşmasında, 7 Ekim sonrası sürecin İsrail açısından askeri değil, psikolojik bir kırılma anlamına geldiğini belirterek, “İsrail iki yıldır süren çatışmalarda askeri olarak zafer kazanamadı. Netanyahu hükümeti ciddi bir iç bölünme yaşıyor. Orduda moral kaybı ve kamuoyunda meşruiyet sorunu derinleşmiş durumda. Filistin davası artık dünyanın vicdanında yer bulmuştur” dedi.

“Türkiye’nin Filistin tutumu dış politikamızın ahlaki omurgasıdır”

Darıcılı, Türkiye’nin rolüne de dikkat çekti: “Türkiye, başından itibaren Filistin’i gündemde tutan, Gazze’deki insanlık dramına uluslararası platformlarda dikkat çeken nadir ülkelerden biridir. Bu mesele bizim dış politikamızın da ahlaki omurgasını oluşturuyor” ifadelerini kullandı.

BTÜ Konuşmaları farklı konu ve konuklarla devam edecek

Etkinlik, katılımcılardan büyük ilgi gördü. Konuşmaların ardından yapılan soru-cevap bölümünde öğrenciler, bölgedeki gelişmeleri, uluslararası toplumun sessizliğini ve barışın gerçekçi yollarını tartışma fırsatı buldu. BTÜ Konuşmaları serisi her çarşamba günü, güncel uluslararası konuların akademik birikimle ele alındığı ve toplumsal farkındalık yaratan oturumlarıyla yıl boyunca devam edecek.