10. Uluslararası Ekoloji Sempozyumu Başladı
Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) Orman Fakültesi tarafından düzenlenen 10. Uluslararası Ekoloji Sempozyumu başladı. Pandemi nedeniyle online olarak gerçekleşecek sempozyum 26 - 28 Kasım 2020 tarihleri arasında devam edecek.
Ekoloji ve ilgili alanlarda dünyanın farklı bölgelerinden araştırmacı ve konuşmacıların katılacağı sempozyumda, farklı disiplinlerden ve coğrafyalardan harmanlanan bilgi ve deneyimlerin paylaşılması hedefleniyor.
Sempozyum açılış konuşmasını gerçekleştiren Sempozyum Onursal Başkanı BTÜ Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir, kuruluşunun 10. yılını kutlayan Bursa Teknik Üniversitesi’nin kısa sürede büyük başarılara imza attığına dikkat çekti ve söyle devam etti, “Bursa Teknik Üniversitesi 2010 yılında tamamen sıfırdan kurulan ve YÖK tarafından Robotlar ve Akıllı Sistemler alanında uzmanlaşması kararlaştırılan bir üniversite. Klasik üniversitelerin aksine öğrenci sayısını giderek artırmak yerine yüksek lisans ve doktora yapan öğrenci sayısını artırma odaklı araştırmacı üniversite misyonuyla hareket ediyoruz. Bu doğrultuda toplam öğrenci sayısı içerisinde %23 lük kısmı oluşturan yüksek lisans ve doktora öğrencilerimizin oranını %50’ye çıkarmayı hedefliyoruz.” dedi. Genç bir üniversite olmasına rağmen BTÜ’nün ar-ge alanına yatırım yapan lider üniversiteler arasına girdiğini vurgulayan Rektör Karademir, “Ar-ge alanında ciddi yatırımlarımız mevcut. Şu ana kadar yaklaşık 60 milyon liralık yatırım yapıldı. Bunun yanı sıra araştırma merkezlerimiz, teknoloji transfer ofisimizle birlikte sadece eğitim veren değil aynı zamanda spesifik araştırmalar yürüten, il ve ülke genelindeki paydaşlarıyla uzun soluklu anlaşma ve projeleri hayata geçiren bir üniversiteyiz.” ifadelerinde bulundu. Özel sektörde daha fazla araştırmacı istihdam edilmesini teşvik etmek amacıyla başlatılmış olan TÜBİTAK 2244 Sanayi Doktora Programı kapsamında BTÜ’nün Türkiye birincisi olduğunu ve bununla gurur duyduklarını ifade eden Rektör Karademir, “Tüm bu güzel başarılara ek olarak yine yerli ve milli teknoloji hamlesi kapsamında gençlerimizi teknoloji tarafından sömürülen değil, teknolojinin kurallarını yazan bir toplum olmaya doğru dönüştürmeyi amaçlayan bir çalışma olan TEKNOFEST’e paydaş bir üniversiteyiz. Hakem ve jüri olarak katılan hocalarımızın yanı sıra bu yıl 52 takımla en fazla öğrenci ile TEKNOFEST’e katılan ve birincilik de dahil olmak üzere farklı kategorilerde pek çok başarıya imza atan genç bir üniversiteyiz.” İfadelerinde bulundu.
İnsanın dünyadaki varlık süreci incelendiğinde sanayi devrimleriyle birlikte nüfus artışının ivmelendiğini, teknolojik gelişmelerin insanın doğa üzerindeki hegemonyasını artırdığını ve bunun sonucu olarak artan insan nüfusuna karşılık diğer canlıların azaldığını ve hatta yok olduğunu belirten Karademir, “Bilim ve teknoloji insanlığın ve doğanın faydasına katkı sağladığı ölçüde önemlidir. Bu noktada sempozyum süresince değerli fikirleriyle bilimsel katkı sağlayacak herkese şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.
Doğaya yönelik toplumsal bilincin artırılması gerektiğini ifade eden BTÜ Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Temel Sarıyıldız, “Dünyanın varoluşundan günümüze kadar mevcut ekosistemlerin birbirini etkileyerek bazen yapıcı bazen de yıpratıcı sonuçlar doğurduğunu görüyoruz. Doğada meydana gelen ve biz insanlar açısından yıkıcı gibi görünen bu durumlar aslında bazı yapıcı durumlara kapı aralar. Hepimizin dehşete düştüğü volkanik patlamalar yıkıcı bir durum olarak algılansa da aslında verimli toprakların oluşmasına vesile olmaktadır.” dedi. Günümüzde ekosistem içerisinde en çok zarar veren varlığın insan olduğunu ve en çok zarar görenin ise bitki ve ona bağlı yaşayan hayvan toplulukları olduğunu aktaran Sarıyıldız, “Bu dünya hepimizin. Bitkilerin de hayvanların da dünyada yaşama hakkı olduğunu ve onlar olmadan yaşamı devam ettirmemizin mümkün olmadığını unutmamalıyız.” diye konuştu.
Küresel iklim değişiğiyle mücadelede Türkiye’nin büyük mesafe kat ettiğini ifade eden sempozyum konuşmacılarından eski Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, “Ülke olarak iklim değişikliğine karşı mücadele kapsamında üzerimize düşeni en iyi şekilde yapıyoruz. Bunun yanında endüstriyel kalkınmamızı gerçekleştirmemiz gerekiyor. Maalesef ülkemizde yapılan her yatırıma karşı çıkan bir zihniyet var. Oysa yarı kurak iklim bölgesinde yer alan Türkiye’nin baraj göletleri ve hidroelektrik santralleri yapması zaruridir. Yine çevreyi korumak şartıyla madenlerimizin çıkarılması istihdamın artması ve dışa bağımlılığın azalması açısından çok önemli. Üniversitelerimizin bu gerçeği halka anlatması ve bilinçlendirmesi gerekiyor.” ifadelerinde bulundu.