Deprem Öncesinde Yapılması Gerekenler
Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü ve İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyhan Bayhan Elâzığ’da meydana gelen ve Türkiye’nin gündemine oturan deprem sonrasında bölgede teknik incelemelerde bulundu. Elazığ Sivrice’de meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki deprem ile kamuoyunun dikkatinin bir kez daha depremlerin yıkıcı etkisi üzerine odaklandığını dile getiren Prof. Dr. Beyhan Bayhan, deprem öncesinde yapılması gerekenler ve alınabilecek önlemler hakkında bilgi verdi.
Marmara Denizi’ndeki Fay Kırılırsa Birçok İl Etkilenecek
Elazığ ve Malatya illerinde yıkıma neden olan son depremin ardından vatandaşların dikkatinin bir kez daha depremin yıkıcı etkilerine odaklandığını dile getiren Prof. Bayhan, bugünlerde yerelde de herkesin kendi yaşadığı şehri ve deprem tehlikesini konuşmaya başladığının altını çizdi. Bursa’nın da Marmara Bölgesi deprem havzasında yer aldığını vurgulayan Bayhan, “Biz Bursa’da ne durumdayız, biraz bundan bahsetmek gerekirse; Marmara Denizi havzasının içinde bulunan fay hattı 1766 yılından beri aktif değil, bu fayın kırılması sonucunda çevresindeki tüm iller etkilenecektir. Bursa’mızda maalesef bundan payını alacaktır, sadece Bursa değil Güney Marmara’daki, Trakya’daki birçok il bu kırılmadan etkilenecektir” şeklinde konuştu. Marmara havzasında bulunan fay dışında da Bursa’yı tehlikelerin beklediğini söyleyen Bayhan, “Bursa’nın içinden de geçen diri faylar var. Kuzey Anadolu fay hattının uzantısı olan hat, İznik Gölü’nün kuzeyinden gelip Mudanya’ya, oradan Edremit’e kadar uzanıyor, aynı zamanda Uludağ eteklerinden gelip Uluabat Gölü’nden Ege’ye kadar uzanan bir fayımız daha var. Bursa şehir merkezinden geçen faylar da mevcut. 1855 yılında 28 Şubat ve 11 Nisan tarihlerinde meydana gelen depremlerde Ulucami’nin minarelerinin hasar gördüğünü ve şehrin büyük oranda tahrip olduğunu kaynaklardan biliyoruz. Bununla birlikte 1970 Gediz depremi örneğinde olduğu gibi Bursa, zemin yapısı nedeniyle çevre illerde meydana gelebilecek depremlerden de olumsuz etkilenebilecektir.” ifadelerini kullandı.
Binalarımızı Acilen Güçlendirmeliyiz
Depremden sonra acil olarak kullanımı gereken binaların faaliyetlerine devam edebilmelerinin gerektiğini vurgulayan Prof. Bayhan, “Bursa’da bulunan hastanelerimiz, haberleşme merkezlerimiz, itfaiye binalarımız, enerji nakil hatlarımız, trafo merkezlerimiz, vilayet ve belediye binalarımız, okullarımız, askeri kışlalarımız ve toksik patlayıcı maddeler barındıran binalarımızın güçlendirilmesi gerek. Deprem sonrasında bu binalara ve acil toplanma alanlarına ulaşım da son derece önemlidir. Japonya’daki Kobe depreminde genişliği 6 metreye kadar olan yolların hepsi ulaşıma kapandı, çünkü binaların molozları yollara dökülüyor. Bursa’da İzmir-Ankara ana arterinde ve İstanbul yolu üzerinde birçok üst geçit var bu yapılar oldukça hassas, bu geçitlerden birinin yola yıkılması tüm şehir ulaşımının durması anlamına gelir. Bu yapıların acilen elden geçirilip sağlamlaştırılması gerekiyor. Diğer yandan hem gelecek nesillerimizin can güvenliği hem de deprem sonrasında çocuklarımız ve gençlerimizin eğitim sürekliliği için tüm okullarımızın depremde hasar görmeyecek şekilde güçlendirilmesi lazım. Haberleşme doğal afetlerde en çok sıkıntı yaşadığımız konu, bu sıkıntıların önüne geçilecek planlamalar yapılması şart. Yeni yerleşim alanları oluşturulmadan ve binalar inşa edilmeden önce gerekli zemin etütlerini yapmak, buna uygun temel ve yapı sistemleri uygulamak depremin yıkıcı etkilerini en aza indirecektir.” şeklinde konuştu.
Bursa Şehir Hastanesi Sismik İzolatörlü Olarak İnşa Edildi
Sağlık Bakanlığı’nın 2013 yılında yayınladığı genelge ile 100 yatak ve üzeri hastanelerin taşıyıcı sistemlerinde sismik izolatör kullanılması gerektiğini belirten Prof. Bayhan, “Sismik izolasyon sistemi sarsıntıyı sönümleyerek depremin yıkıcı etkilerini en aza indirmekte ve yapıları güvenilir kılmaktadır. Bursa Şehir Hastanesi taşıyıcı sistemlerinde 859 adet sismik izolatör kullanıldı, bu sistem hastaneyi Bursa’nın en güvenli yapılarından biri haline getirmiştir. Aynı zamanda hastane içerisinde kullanılan milyonlarca TL değerindeki tıbbi donanımı da koruma altına alarak ekonomik fayda da sağlanmaktadır. Bu sistem yeni inşa edilecek yapılarda kaba inşaat maliyetlerini sadece % 5-10 arasında arttırmaktayken İstanbul’da yapılan örneklerde olduğu gibi mevcut binalara da uyarlanabilmektedir. Sismik izolasyon uygulamasının deprem sonrası acil ihtiyaç duyacağımız tüm kamu binalarında ve de özellikle okul inşaatlarında da zorunlu kılınması gerekmektedir.” dedi.
Rektör Karademir; “Deprem önlemleri konusunda göreve hazırız”
Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir, deprem konusunda alınacak önlemler ve yapılması gereken çalışmalarda tüm desteği verebilecek akademik donanıma sahip olduklarını belirterek; “Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezimiz, İnşaat Mühendisliği Bölümümüz, Mimarlık ve Tasarım Fakültemiz ve ilgili laboratuvarlarımızla üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Gerek Bursa Uludağ Üniversitesi gerekse şehrimizdeki ilgili tüm akademik odalarla işbirliği içerisinde çalışarak; Valilik, Belediyeler, tüm kamu kurumları ve özel sektöre akademik danışmanlık ve teknik analiz desteği vermeye hazırız. Olası bir depremin yıkıcı etkilerini ve sonrasında oluşabilecek ekonomik kayıpları en aza indirebilmek için Cumhurbaşkanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK koordinasyonu ile Bursa Valiliği tarafından yürütülecek çalışmalarda Bursa Teknik Üniversitesi sorumluluk almaya hazır ve yetkindir.” ifadelerini kullandı.