Türk Silahlı Kuvvetleri Olmadan NATO Bir Hiçtir

İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Ali Burak Darıcılı Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine gerçekleştirdiği “Barış Pınarı Harekatı” kapsamında merak edilen bir dizi soruyu cevapladı. Şu anda başarıyla devam eden harekât kapsamında basına açıklamalarda bulunan Darıcılı, harekâtın gerekliliği ve uluslararası konjonktürdeki yansımaları üzerine bir mülakat verdi. Harekâtın yapılmasının uluslararası arenada Türkiye’nin haklarını savunması anlamında elzem teşkil ettiğini dile getiren Darıcılı sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye bölgesel olarak çok güçlü bir devlettir. Bu coğrafyada Türkiye olmadan hiçbir sorunun çözülemeyeceğini sahada göstermesi gerekiyordu. Bu anlamda Barış Pınarı Harekâtı son derece doğru bir karardır ve başarıyla da sürdürülmektedir. Özellikle Tel abyad ile Cerablus arasında kara birliklerimizin Milli Suriye Ordusu ile beraber bir kara harekâtı icra ettiğini görüyoruz ki, işte bu noktada da meskûn mahallerin ele geçirilmesi ile beraber ciddi ilerlemeler söz konusu. Hava ve topçu birliklerimizin havayı yumuşatması daha sonrada özel kuvvet askerlerimiz ve komando birliklerimizin icra ettiği hareket şu ana kadar başarı ile sürdürülmekte. Bu noktada şöyle düşünmek lazım; Türk Silahlı Kuvvetleri 13 Kasım’da Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasındaki zirveye kadar sahada mümkün olduğunca varlığını hissettireceğini ben değerlendiriyorum ve 13 Kasım’daki zirvede Türkiye’nin askeri gücünü göstermiş bir şekilde yeniden müzakere sürecine oturmak noktasında elini kuvvetlendirmeyi temel hedef aldığını öngörüyorum.”

Türkiye Cumhuriyeti İstikrarlı Bir Duruşa Sahip

Amerika Birleşik Devletlerinde (ABD) farklı sesler ve farklı görüşlerin yükselip alçaldığına değinen ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bu anlamda istikrarlı bir duruşa sahip olduğunun altını çizen Darıcılı sözlerine şu şekilde devam etti: “ABD iç siyasette ciddi bir sıkışma yaşıyor. Donald Trump’ın yakışık almayan üslubu ve tweetleri, sabah ve akşam farklı konuşması iç siyasette yaşadığı sıkışıklığı gösteriyor. Bu tür manipülatif süreçleri de beklememiz lazım. Çok açık ve net, Türk Silahlı Kuvvetleri olmadan NATO bir hiçtir. NATO’nun ABD’den sonraki en güçlü müttefiki Türkiye’dir. NATO’nun her türlü faaliyetinde yer alıyoruz. Gerek Balkanlar’da gerekse Afganistan’da bu böyle oldu. TSK olmadan NATO hiçbir anlam ifade etmez. Evet, Batılı müttefiklerden bu konuda hiçbir destek alamıyoruz. Türkiye sahadaki gücünü göstererek kararlı ve istikrarlı duruşunu buna rağmen devam ettiriyor. Bu noktada Rusya ve Çinin pozisyonlarına bakarsak, onlar daha çok bekle-gör siyasetinde ve Türkiye’ye yönelik olumlu bir hava içerisindeler.”