Bir Halkın Mücadelesi Kırım
Yazı Fontu

Bir Halkın Mücadelesi Kırım

Bursa Teknik Üniversitesi’nde (BTÜ) ‘2017 Alumni Small Grants’ Programı kapsamında ABD Büyükelçiliği tarafından desteklenen “Bir Halkın Mücadelesi Kırım” başlıklı konferans düzenlendi. Konferansta Kırım Belgeseli Yapımcı ve Yönetmeni Neşe Sarısoy Karatay (TRT Yönetmen) ve eşi Zafer Karatay (TRT Yapımcı, Yönetmen ve Kırım Tatar Milli Meclisi Türkiye Temsilcisi) katılımcılara belgesel ve Kırım halk mücadelesinin tarihi sürecini anlattı. Konferansa BTÜ Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurettin Acır, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Güneri, Başkan Yardımcısı Haluk Yaşayanlar, Genel Sekreteri Süleyman Gence ve Yönetim Kurulu üyelerinin yanı sıra pek çok öğrenci ve idari personel katılımda bulundu.

Açılış konuşmasını yapan Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Bursa Şubesi Genel Sekreteri Süleyman Gence, “Kuruluş amacımız maddi manevi tüm gücümüzü Kırım Tatarlarının geleceği için kullanarak tüm Kırım Tatarlarının milli kimliklerini unutmadan yaşayabilmesi, birlik ve beraberlik içinde olabilmesini sağlamak. Tüm faaliyetlerimiz Kırım Tatarlarının yok olmaya yüz tutan kültür, dil, edebiyat ve diğer bütün değerlerinin yok olmaması, korunması, gelişmesine yöneliktir. 18 Mayıs 1944’te büyük bir soykırıma uğrayarak nüfusunun yarısını sürgünde kaybeden milletimizin tekrar vatanına geri dönüp yerleşmesi temel hedefimiz. Dernek olarak bu amaçla millî kültürümüzün, dilimizin zenginleşmesi için yarışmalar, şiir-edebiyat günleri, Kırım Tatar müziği etkinlikleri düzenlemek, dergi ve kitap basımına destekler vermek, yükseköğrenim için Kırım’dan Türkiye’ye gelen öğrencilerimize maddî-manevi her türlü desteği sağlamak vb. çalışmalar yürütüyoruz.” şeklinde konuştu.

Tarihin en acı sürgün ve soykırımlarından biri olan 18 Mayıs 1944 Kırım Türk’lerinin vatanlarından sürgün edilişinin yıldönümüne yaklaştığımız bu günlerde düzenlenen bu konferansın çok değerli ve önemli olduğunu ifade eden Zafer Karatay, “ Bundan tam 73 yıl önce Kırım Tatarları, önce kamyonlarla evlerden toplanmış, ardından tren vagonlarına istif edilerek açlık ve insanlık dışı muamelelerle 22 gün süren yolculukta Sibirya ve Orta Asya çöllerine sürgüne gönderilmiş ve bu sürgün yolculuğunda 200 bine yakın Kırım Tatarı hayatını kaybetmiştir. On yıl sürgün bölgelerinden uzaklaşmalarına izin verilmemiş, aileler parçalanmış, ve sürekli insanlık dışı muamelelere tabi tutulmuş, bir millet tüm varlığı ile yok edilmeye çalışılmıştır. Kırım Türkleri, 90’lı yılların başından itibaren Kırım’a tekrar kendi imkanları ile dönebildi fakat Kırım’ı yeniden vatan yapma çabası içerisinde iken 2014’te Kırım bir kez daha Rusya tarafından işgal edildi. Bu işgal ile Kırım Tatarları’na karşı sindirme ve baskı hareketleri sistemli bir şekilde artmış Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun Kırım’a girişi Rus askerleri tarafından engellenmiş, Kırım Tatar Millî Meclisi Başkanı Refat Çubar hakkında soruşturma başlatılmış, Kırım Tatar Millî Meclisi kapatılmakla tehdit edilmiş, Kırım Tatarları’na karşı hukuksuz pek çok sindirme ve korkutma politikası güdülmüştü.” diye konuştu.

Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından ABD’deki 11 Eylül olayları sonrası yeni dünya düzeni için zemin hazırlama amaçlı islam dünyasının terörize edildiğini belirten Karatay, “Filistin’de bir olay olur İsrail bayrakları yakılır, öfkeli sloganlar ve tepkiler gösterilir ve bunlar batı medyası tarafından bolca kullanılır. Biz TRT’ye hazırladığımız bu Kırım Belgeseli ile 21.yy’da terör ve şiddete başvurmadan mücadelesinde başarılı olmuş bir halkın direncini anlatmaya çalıştık. Biz Orta Asya’yı çölleşmiş, insan yaşamayan yerler olarak bildik. Türkî coğraflara uzak olduğumuz algısı zihinlerimize yerleşmiş. Bu algıyı kırmalı ve kendi kültür ve değerlerimizi tanımalı, bu coğrafyalara giderek atalarımızın izlerini bulmalı ve onlara sahip çıkmalıyız.” diye konuştu.

Günümüz Türk dünyasına birleşme fikrin aşılayan biri varsa o İsmail Gaspıralı’dır diyen Karatay, “Gaspıralı bize en büyük düşmanımızın kim olduğunu öğretti. En büyük düşman ABD, Rusya, Çin değil cehalet olduğunu bize öğreten Gaspıralı kadınların cemiyet hayatında erkeklerle bir araya gelmesini sağladı.” diye konuştu.

Üniversite yıllarında soykırım gerçeğiyle yüzleştiğini anlatan Neşe Sarısoy Karatay, “Kırım’a gidip oradakilerin ağzından hikayelerini dinledikçe unutulmaz acılar yaşandığına şahit olduk. Stalin’in ölümüyle sürgüne giden halkların geri dönebileceği söylendi ama Kırım Tatarlarına izin verilmemişti. Sokaklarda barakalarda yattılar, büyük mücadeleler verdiler fakat kendi evlerine girmelerine müsaade edilmedi. Büyük bir kıyım yaşandı. Sürgün edildikleri yerde ev ve iş imkanları olmasına rağmen vatanlarına dönmek için mücadele ettiler. Çünkü insan vatanını kaybederse dünyadan tecrit halini yaşar.” Diye konuştu. Rusya’nın tam bir polis devleti olduğunu belirten Karatay, “Belgesel çekimleri süresinde bakanlıktan onayımız olmasına rağmen Rus askerlerince sorgulandık ajanlar tarafından takip edildi. Rusya bizim gördüğümüzden çok daha fazlası. Yöneticiler ciddi bir eğitimden geçiyor. İnsanlar takip ediliyor, tehdit ediliyor, faili meçhul cinayetlere kurban gidebiliyor. İşte böylesi bir ortamda mücadele devam ediyor. Bizler bu mücadeleye ortak olmalı ve somut desteğimizi ortaya koymaya devam etmeli Kırım’ın haklı mücadelesini dünyaya duyurmalıyız.” dedi.

ANAHTAR KELİMELER
HABER Aynur KAYA
FOTOĞRAF Aynur KAYA
16 Mayıs 2017
Çok Okunan Haberler