Hem Öğrenci Hem Yazar
Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) Makine Mühendisliği Bölümü 1. sınıf öğrencisi Toğan Kuter Eren 2. Kitabı “Hz. Musa” adlı romanını hediye etmek üzere Rektör Prof. Dr. Arif Karademir’i makamında ziyaret etti.
Rektörle kitapları hakkında kısa bir sohbet gerçekleştiren Eren, Rektör Karademir’e kitabını hediye etti. Bu anlamlı ziyareti ve hediyesi için Eren’e teşekkürlerini ileten Rektör, “Gençlerimizin değerlerimizin farkında olması ve uzmanlık alanlarının yanında yeteneklerini kullanarak hayata çok yönlü bir bakış açısıyla yaklaşması bizim için çok önemli. Böylesine değerli işler çıkaran kardeşlerimizin yanında ve farkında olmalıyız.” dedi.
Ziyaret Sonrası Eren, BTÜ Basın ekibine hayatı, kitapları hakkında keyifli bir röportaj verdi.
1997 Çanakkale doğumlu Toğan Kuter Eren öğretmen bir anne babanın çocuğu. Eren’in ilk kitabı “İlim Tanrıyı Fısıldıyor” 17 yaşındayken yayınlanmış.
Yazarlık maceran nasıl başladı?
Yazmaya nasıl başladığını anlatan Eren, “Aslında hiçbir zaman başlamadı, doğuştan vardı. Çünkü insan doğduğuyla birlikte nüfus cüzdanına adını yazdırır. Benim de zaten içimde vardı. Yazmayı öğrendikten sonra kalemi elime alıp yazdım. Yani bunu somut hale getirdim.”
Kitabın Hz. Musa’yı anlatıyor, seni bu konuda yazmaya iten nedir?
Öncelikle söyleyebilirim ki Hz. Musa’nın ilginç ve çetrefilli bir hayatı var. Ama herkes peygamberlerin hayatını ele alırken veya dini bir kitap yazarken belli bir sınırı aşamıyor, dört duvar arasına sıkışıp kalıyor. O yüzden ben de peygamberlerin hayatını ilgi çekici hale getirmek amacıyla yazmaya başladım. Hz. Musa’nın hayatı ile ilgili yazmaya devam ettiğim birkaç kitap daha var.
Örnek aldığın, etkilendiğin yazarlar mutlaka vardır. Senin model aldığın yazarlar kimlerdir?
Yusuf Has Hacip, Kaşgarlı Mahmut, Ali Şir Neavi ve günümüze yakın bir isim olarak da Mehmet Akif Ersoy. Zaten bu yazarların etkilerini kitaplarımda görebilirsiniz.
Yaşıtlarından nasıl tepkiler alıyorsun?
Hepsinin ilk tepkisi genelde şaka yaptığım üzerine oluyor. Kimse yazar olduğumu düşünmüyor belki de inanmak istemiyorlar ve oldukça şaşırıyorlar. Elbette sonra tebrikler, kutlamalar, destek söylemleri havada uçuşuyor.
Sence kitap okuma konusunda Türkiye ne seviyede? Okuma alışkanlığını kazandırmak için neler yapılabilir?
Türkiye kitap okumuyor, seviyesi neden olsun ki. Her şeyi kısa yollardan elde etme gayesindeyiz. Mesela ortaokul ve lise yıllarınızı hatırlayın. Hocalarımız kitap okuma ödevi verirdi. O zamanlarda bile kitabın özetine internetten bakar ve öyle hazırlanırdık. Kitap okuma alışkanlığını kazandırmanın en etkili yolu evde kitap okuyan anne ve babalardır. Çocuk anne ve babasından ne görürse örnek alır ve onu aynen yapar. Okuma alışkanlığını kazandırmanın bir diğer yolu ise okulda verilen eğitimdir. Okuldaki öğretmenler çocuklara kitap okuma alışkanlığı aşılayabilirler.
İleriye dönük hedeflerin nelerdir?
Tek hayalim, insanların hayatlarını değiştirecek adımları atan kişi olabilmek.